24.10.11

Yeni yıl Geliyorsa Geliyor Size Ne


Millette bir hazırlık, bir panik, bir acele, ne o, yeni yıl geliyormuş, kutlayacaklarmış. Yeni yıl geliyorsa geliyor size ne, manyakmısınız, delimi dürttü sizi, siz değilmiydiniz 201’0u davul zurna karşılayıp, göbek atanlar. 2010 gelipte ananızı belleyince, bir an önce sittirsin gitsin havaları, hoşgeldin 2011 tripleri, beyinsiz güruh 2011 gelince, ne değişecek zannediyonuz. Siz yeni yıl sağlık, para, mutluluk getirsin deyince, cebiniz para, göynünüz mutluluk, koynunuz karı mı görecek zannediyonuz? Çok beklersiniz.

Akıllı olun gelen yıl size şans falan getirmez, sadece bir rakam o, böyle ilahi, doğa üstü şeyler yüklemeyin garibe, sonra gerçekleşmeyince, hayal kırıklığına uğrayıp, elemana düz gidiyonuz, olmuyo. Ayrıyetten bizi bağlamaz bugün neden? Çünkü müslümanız (müslüman diyoruz kendimize) ve biz yeni yıla gireli çok oldu. Ooo şimdi çoğunuz ne diyo bu adam diye soruyonuz biliyom. Man kafa olmayın kardeşim, işinize gelmedi mi, batıya sövüp sayın, Avrupa Birliği bize kazık atıyo zaten bunlar hıristiyan kulübü bizi almaz deyin, hemde adamların kıçından ayrılmayın. Gerçi o lavuklarda ayrı bi tür, bi görseler bizim onlardan daha hıristiyan olduğumuzu, apışıp kalırlardı herhalde. Baksanıza alış veriş merkezlerinde kırmızılar giymiş, sakallı, şapkalı bir amcalar, size bişeyler satmaya çalışıyorlar. Sanki pazarlama dahisi hepsi.

Bide kırmızı don giyme geyiği var. Ne iş bi türlü anlayamadığım bişey. Hadi kadınlar giysin neticede onlara yakışıyor, kırmızı erkeği azdıran bi renk ama, ya erkekte bu iş ne kadar doğru, bir kırmızı don kadınıda azdırır mı? (Kendime not: Kırmızının kadında uyarıcı etkisi varmı araştır).

Yılbaşı ile ilgili beni fena halde kızdıran diğer bir şeyde, noel Baba olayı. Ne ayak ya, niye şu dergilerdeki cillop gibi tazecik, körpecik, noel analardan kullanılmıyor alış veriş merkezlerinde. Gecenin bir yarısında bacadan göbekli, tüy yumağı bir noel baba ineceğine, taşşş gibi bi noel kız inse, eminim daha şanslı olurdum o zaman. En azından ilk günü şans bendeydi diyebilirim, hehehehe. (Kendime not II: Noel baba'nın kızları varmı, varsa hangi bölgelere dağıtım yapıyorlar, Türkiye dahil mi? öğren)

Anlayamdığım bi diğer adette, çam ağacı olayı. Herkes biyerlere çam dikiyor, ışıklandırılıyor. Manyakmısınız kardeşim, çam evde değil, dağda, ormanda olur, doğal ortamınızımı özlüyonuz, akıllı olun yav. Düşünen tek hayvansınız siz unutmayın.

Lafı uzatmaya gerek yok Victoria'nın Melekleri’de başladı zaten, hadi güzellerim görüşürüz, öpüyorum hepinizi gıdınızdan, kalbiniz kırılmasın, hepinize şimdiden hepinize iyi seneler, (biliyom çok erken ama size ne), kendinize iyi bakın, sizden başka yok, teksiniz unutmayın.

Alıntı : celebice.com

9.8.11

Facebookhane

Kardeşim nedir bu facebook saplantısı. Millet deli gibi facebook'un içinde debeleniyo, debelendikçe'de boktan başka bişey çıkmıyo.

Boşanma davası açacakların ilk baktığı yer facebok, insanların kişisel bilgilerini çalmak isteyenlerin ilk baktıkları yer facebok, tek gecelik aksiyon arayanların baktığı yer facebok, tek gecelik kalabalık eğlence arayanların baktığı yerde facebok, karısını başka erkeklerle aldatmak isteyen erkeğin baktığı yer facebook, kocasını başka kadınlarla aldatan kadının partner aradığı yer neresi bilin bakalım, evet evet facebook.

Artık insanlar birçok ihtiyacını facebookhane üzerinden gideriyor. Küresel bir kerhane oldu bu facebook.

11.2.10

14 Şubat Sığırlar Günü

14 Şubat Dünya Sevgililer Günü geldi. Bilen varmı acaba bu 14 şubat sevgililer günü nedir? Bence erkek milletini söğüşelemek için kadın milletinin  ve işbirlikçilerinin uydurduğu ve dünyaca resmen kabul edilmiş saf-salak erkeklerinde gönüllü olarak alet olduğu dünya erkeklerinin kara günlerinden biri.

Neymiş efendim sevgililer günü geliyormuş erkekler, kız arkadaşlarına, eşlerine, flörtlerine, kaçak kesim partnerlerine, imam nikahlılarına, imam nikahsızlarına, resmi naikahlılarına, nikahsızlarına, arada hoşbeş ettiklerine, iş gezisinde deplasmanda yalnız kalmamak için takıldıklarına falan hediye alacakmış. Bak hele ya siz bu saydıklarıma birer tek taş çakmaya kalksanız ne olursunuz biliyonuz mu? Çok çirkin zengin değilseniz ve değirmeninizin suyu guvvetli değilse, en iyi ihtimalle iflas edersiniz, daha kötüsü ise mazallah yattığı yerden köşeyi dönüyo bu zilliler diye yoldan çıkarsınız ki bu en kötüsü, düşmanınıza bile böle beddua etmeyin dirim.

Gelelim alternatif 14 Şubat Sevgililer günü kutlama önerilerine ;


  • Kadınlar, erkekelere tektaş alsınlar. Nasıl olsa onlarda çok var. Biz erkekler yıllardır tektaş alıp onlara olan hislerimizi gösterdik, onlar ise bu hisleri alıp, diğer kadın ve erkeklerin gözüne soktu. Bak bunu benimki sevgililer gününde aldı falan diye, sonra karşı taraf dana kadar bir tektaş yüzüğü gösterince, bu seferde sinirini o tektaşı almak için kıçından ter damlayan adamdan çıkartan kadınlar belki bizim neler yaşadığımızı anlarlar. Düşünsenize erkekler iş yerinde kız arkadaşlarının/eşlerinin aldığı tektaşları gösterip birbirine hava atıyor, herkes normal standartlarda tektaşlar gösterirken, gösteriş manyağı bi şıllığın kocasına aldığı at gözü kadar tektaş herkesi sinir ediyor ve akşam eve dönen erkekler, kadınlara surat yapıyor, sen beni sevmiyorsun eğer sevseydin Aylin'in, uyuz kocası Cem'e aldığı gibi bir yüzzük alırdın, kadın kocasına tapıyor olmalı, kocasına aldığı yüzük kafam kadardı, ben bu yüzüğü istemiyorum deyip yüzüğü fırlatıp atar, gecede kıçınızı dönüp yatar, ona oyuncak vermeyerek cezalandırırsınız. Anlar o zaman nasıl oluyormuş.
  • Kadınlar erkekleri pavyona götürsünler. Erkekler uzun yıllar onları romantik ortamlara götürüp, bi bok anlamadıkları ve hiç sevmedikleri halde mum ışıklı, kemanlı, şarkılı, şiirli geceler hazırlamadı mı? Kadınlarda erkekleri pavyona, meyhaneye götürsünler kardeşim.
  • Kadınlar erkekelere yatakta sürpriz yapsınlar. Yatağa gül yaprakları serpiştirip, loş ortamlarda, slow müzikler eşliğinde, şampanya patlatmak erkeklerin yıllardır yaptığı atraksiyonlar. Bu sene kadınlar sürpriz yapsın, erkekleri yatağa atsınlar, iki tane profesyonel sevişme uzmanı (halk arasında ne deniyor bilmiyom ondan böle didim) kiralasınlar, 3'ü-4'ü-5'i adamın sabaha kadar iliğini, gemiğini kurutsunlar, yassaklama, sınırlama olmadan çok pis sevişsinler, adam mutluluktan ölsün yav.
  • Kadınlar erkekleri tatile çıkartsın. Organizasyonu ve diğer her türlü ince ayrıntıyı kadınlar ayarlasınlar, hiç sorun çıkmasın, yoksa bi ağzımızı açar ve söylenmeye başlarsak varya o tatili kadınların burnundan getiririz. Yıllardır tatillerde ve her türlü gezide çıkan her türlü sorundan biz erkekeleri sorumlu tutmak neymiş görürler o zaman. THY niye rötar yaptı, ne biçim kadınsın bişeyide doğru yap, zaten senin karıştığın hangi işten hayır gelmiş ki bundan bi hayır bekleyelim, zaten otelde dandikti, ne biçim beş yıldızlı tatil köyüyse, havuz olimpik bile değil di, deniz fazla tuzluydu, sahil az kumluydu, güneşte dandikti eşit yakmadı, kıçımın kıvrımlarında beyazlık kaldı, şimdi işin yoksa solaryuma gidip kıçını yak falan gibi.

  • En kıl edenide adlarını oramıza buramıza dövdürmemizi istemeleri. iyide niye siz de bizim adımızı dağa taşa yamıyonuz. Oranıza buranıza dövdürün diyecem olmaz bize ters. Ama yani omzunuza, sırtınıza, bileğinize yazdırın ne olmuş. ayrılırsanız yeni adam sürekli görüp bunu olay yaparsa yapsın dimi ya.
Yukarıdaki örnekler daha da çoğaltılabilir, artık anlamşınızdır herhalde 14 Şubat'ın erkek milletini ne kadar gerdiğini. 14 Şubat'ta sevgilisi ile sırf bu hediye ve diğer atraksiyonlar yüzünden kavga edip kaç kiçi ayrılıyor acaba?

21.12.09

Anne Bebekler Nerden Gelir?

Küçük Aslı için sıradan bir gün daha başlıyordu. Beş yaşında sevimli ve meraklı bir afacan olan Aslı'nın bir süreden beri kafasını kurcalayan bir soru vardı. Kendisinin nereden geldiğini merak etmeye başlamıştı. Kendince bazı teorileri ve ana okulundaki arkadaşlarından duyduğu bazı şeyler de vardı ama, küçük Aslı bu işin doğrusunu öğrenmeye karar vermişti. Aceleyle yataktan kalktı, koşarak anne babasının odasına koştu, içeriden sanki babası, annesinin boğazını sıkıyormuş gibi bazı iniltiler geliyordu, ilk kez duyduğu bu garip seslere bir anlam veremedi ve kapıyı tıklatmak onun yaşındaki bir çocuk için gereksiz bir aktivite olduğundan dolayı, pattadanak içeri girdi. Babası annesinin üzerinde garip hareketler yapıyordu ve ter içindeydi, annesi de o garip sesleri çıkartmaya devam ediyordu. Küçük Aslı'nın anne demesiyle birlikte her ikisi de az daha yataktan düşecek gibi oldu. Korkunun, şaşkınlığın, yaşadıkları şok'un ve işlerinin yarım kalmasının veriği kızgınlıkla her ikisi de küçük kıza bağırdılar, odaya girmeden önce kapıyı vurman gerektiğini kaç kez söylemiş olmamıza rağmen neden yine pattadanak odaya girdin! Çık dışarı çabuk. Her ne kadar anne babası kızsa da küçük kız durumdan işkillenmişti, daha önce de odaya defalarca böyle dalmıştı, ama her seferinde agucuk, gugucuk diyen ailesi şimdi ona bağırıp çağırmış ve odadan kovmuştu bu hiçte normal değildi. Bunu herşeyi merak eden sevimli kafasına not eden ufaklık, tam ben nereden geldim diye sormaya hazırlanıyordu ki, babası sinirden kıpkırmızı bir suratla, küçük hanım çabuk dışarı çık ve bir daha da odaya böyle girme diyerek tekrardan bağırdı, küçük kız neden bu kadar kızdıklarını analamsada, iyice işkillenerek mecburen odadan çıktı.

Küçük kız odasına gidip üstünü değiştirdi, ellerini yıkadı, ana okuluna götüreceği eşyalarını hazırladı, nice sonra anne babası odadan çıkmış ve yanına gelmişti. Her ikisi de sanki biraz utanıyormuş gibi gelse de küçük kız buna bir anlam vermedi. Annesi küçük kızın yanağına bir öpücük kondurup "ne yemek istersin canım" diye sordu? Küçük kız reçelli ekmek, yumurta diye cevap verdi. Küçük Aslı kendinin nereden geldiği kadar odaya girdiği zamanki durumu kafasında evirip çevirip bir anlam vermeye de çalışıyordu. Kahvaltıya oturunca odadaki durumu unuttu, ama günlerdir kafasını karıştıran soru aklına geldi ve hemen soruyu patlattı, Anna ben nerden geldim? Baba o sırada yudumlamakta olduğu çayı boğazına kaçırdı, birazını masaya, birazını üstüne döktü, durdurak bilmeyen bir öksürme krizine girdi. Anneyse şaşkınlığını çabuk atlatmıştı ama, ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu. Şimdi sırası değil canım önce kahvaltını yap, okula geç kalacaksın, hadi acele et, diyerek geçiştirmeyi tercih etti. Baba ise halan küçük küçük öksürüyordu ve aklına sabahki manzara geliyor, acaba bizim kız bir şeylerden mi şüphelendi diye panikliyordu. Küçük kız ne olduğunu anlamadan masadan kaldırılıp bahçeye çıkartıldı ve servis gelene kadar 15 dakika boyunca arılar, çiçekler, kuşlar, böcekler anlatılarak kafası iyice karıştırıldı bu arada okul servisi köşeden görünmüştü, anne derin bir nefes aldı ve küçük kızı servise bindirip yolladı.

Küçük kızı okula gönderip eve giren anne, üstünü başını temizlemeye çalışan kocasına onlar silmekle çıkmaz hayatım, üstünü değiştir bir an önce derken hınzırca gülümsüyordu. Adam çok mu komik yani, bir an için odada bizi yakaladığı an aklıma geldi ve panikledim diyerek kendini savunmaya çalıştı ve üstüne değiştirmek için mutfaktan ayrıldı. Mutfakta kalan anne ise bahçede küçük kıza verdiği cevaptan kendisi de tatmin olmamış  olacak ki, ne cevap vermeleri gerektiğini bulmak için düşünmeye başladı. Çocuk gelişimi hakkında kitaplardan yararlanmak, internet ve çocuk psikolojisi konusunda profesyonel bir yardım  almak önlerindeki alternatiflerdi. Kitap ile kısa sürede cevap bulmak zordu, internette yararlı birçok bilginin yanında yanlış birçok bilgi de vardı, geriye çocuk psikolojisi konusunda yardım almak kalıyordu. Bu arada kocası üstünü değiştirmiş ve aşağıya inmişti, kadın yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak, mutfağa geri gelen kocasına laf attı, artık doktorculuk oynamak istediğin zaman önce kapıyı kilitlemeye üşenmezsin umarım der. Adam sinirli bir bakış atar, kadınsa uuuu benim yaramaz doktorum sinirlenirmişde der ve arkasından ekler yarın sabah tekarar muayeneye gelmek istiyorum doktor bey müsaitmisiniz acaba? Adam daha fzla dalga geçilmesini istemediği için işe gitmek üzere her zamankinde yarım saat daha erken evden çıkar.

Evde yalnız kalan kadın çocuk yetiştirme konusunda daha tecrübeli olan bir iki arkadaşını arar, onlara olayları anlatır, gülüp eğlenirler ve son olarak bir doktor telefonu alır. Doktordan hemen bir randevu alınır ve öğleden sonra doktora gidilir.

Doktor'un yanına giren kadın küçük kzın sorusunu ve o sabah yaşadıklarını anlatarak ne yapmaları gerektiğini sorar. Doktor küçük kızın sorusuna bir cevap verdiniz mi diye sorduğunda, kadın bahçede söylediklerini anlatır ve ardından doktora, aslında ben gerçeğe yakın bir cevap vermek istemiştim, baban biz üniversiteye giderken beni kandırdı arabanın arka koltuğunda, üstümü başımı parçalayıp, ıııııhh, doktor araya girmeye çalışır, bayan bayan bu kadar detaya gerek yok tamam sakin olun, siz sadece küçük kıza iki insan birbirini çok severse, birbirlerini öperler ve yeterince seviyorlarsa, bu sevginin sonunda annenin karnından çocuk çıkar deyin der. Kadın doktor'un muayenehanesinden ayrılır. İçeride üniversitedeki araba macerasını hatırlayan kadın hemen kocasını arar ve akşam eve erken gelmesini söyler, kocası da bunun imkansız olduğunu bir toplantıya katılması gerektiğini söyler. Kadın sen ofisini tek mi kullanıyordun der, Adam hayır bir kişi daha var der. Kadın allah kahretsin de ve ekler, peki sizin tuvaletler nasıl ses yalıtımı iyimi? Adam bu sorulara bir anlam vermez ve kapatmam lazım canım akşam evde görüşürüz der. Kadın sinirli bir şekilde telefona söylenir, salak, anlamadı, zaten ne zaman lazım olsa ya evde yok, yada servis dışı der ve civarda market aramaya başlar. İlk bulduğu markete girerek 8-10 tane en dayanıklısından pil alır. Aceleyle eve gelen kadın yatak odasına koşar ve yatağın başındaki şifonyerin en alt çekmecesini çıkartır, elini iyice arkaya uzatır, havluya sarılmış bir kutu çıkartır ve kutuyu açar, içinden çıkardığı alete marketten aldığı pilleri takar ve odanın kapısını kilitler, içeriden garip bir vızıltı ve kadının inlemeleri gelir bir süre sonra kadın tiz bir inleme ile susar ve vızıltıda kesilir. Bir süre sessizlikten sonra odanın kilidinden sesler gelir ve kapı açılır, kadın yüzünde belli belirsiz bir tebessümle kapıdan çıkar, tan kapıdan çıkarken hafif sendeler ama hemen kendini toparlar. banyoya gidip elini yüzünü yıkayarak, üstüne başına çeki düzen verir ve aşağıya iner. Adamsa ancak şimdi karısının telefonuna bir mana verbilmiştir, hemen telefon açar, sırnaşık bir ses tonuyla, hayatım, anladım seni der ve ekler, akşam ki toplantıyı iptal ettim geliyorum. Kadın sinirli bir şekilde gerek kalmadı der, ben çamaşır yıkadım. Adam anlamadım, nası yani der, çamaşır makinesi sıkmaya geçince üstüne oturuyom, senle aynı işi görüyor der. Adam iyide ben ne yapacam şimdi, sen arayınca azdım. Kadın dalgacı bir ses tonuyla, sen de elde yıka canım der ve telefonu kapatır.

Akşam olmak üzeredir ve küçük kızın servisi gelmiştir. Koşarak eve girer ve annesine sarılıp öper. Okulda öğrendiklerini ve yaptıklarını hızlı bir şekilde annesine anlatır ve arada sabah ne yaptığınızı artık biliyorum der. Kadın duydukları üzerine küçük kıza vermek için hazırladığı elindeki süt dolu bardağı yere düşürür. Nasıl yani der. Küçük kız okuldaki bir üst sınıfa giden Atakan adlı çocuktan bahseder, Atakan'ın herşeyi bildiğini ve buna nasıl çocuk yapıldığının da dahil olduğunu söyler ve ekler. Sabah çocuk yapıyordunuz dimi. Kadın ağlamaklı bir sesle nası ya der. Atakan'ın anne ve babasının da odada sizin yaptığınız gibi garip sesler çıkartıklarını ve garip hareketler yaptıklarını ve bir süre sonra da annesinin karnının şiştiğini en sonrada sürekli ağlayıp, altına yapan küçük kardeşini eve getirdiklerini, Atakan, bu bebek nereden geldi deyince de annesinin, iki insan birbirini çok severse, birbirlerini öperler ve yeterince seviyorlarsa da anne bir süre sonra karnından bebek çıkar demiş. Yani aslında bu sabah siz bana kardeş yapıyordunuz, ben habersiz girince sürpriz bozulduğu içinde sinirlendiniz der.

Aman dikkat evde küçük röntgenciler olabilir, sonra açıklayamazsınızda.